26 Nisan 2007 Perşembe

Eniştem Vefat Etti...



Eniştem bugün vefat etti. Arkasında 8 yaşında Damla ve 3 yaşındaki Arda'yı bırakarak. Allah mekanını cennet eylesin...

Hayat boş...

17 Nisan 2007 Salı

Sevgilinin Elini Tutma Taktikleri

Moralim bozukken beynimde ters tepki yapıyor. Geyik yapıp rahatlıyorum ben anca galiba. Eniştemi bir an önce ayakta görmek istiyorum. Bir an önce iyileşsin de bahçeyi çapalatsın yine bana... :(


Eski el ele tutuşma taktiklerinden bıktınız mı?
"Bakayım ellerin üşümüş mü?" veya "Senin elin benimkinden daha mı büyük, bir ölçelim." gibi klasik taktiklerden sıkıldınız mı?
Buyrun size son model el ele tutuşma taktikleri:


0) chuju: Bir şey versem taşır mısın Dero?
Dero: Ceplerim büyük değil ama, nasıl bir şey?
Ve chuju elini gösterir...
Bunu gerçekten yaptım oğlum, ve tuttu... elimi. :)


1) Oğlan: Ben senin eline vermek istiyorum.
Kız: Neyi?
Oğlan: Elimi...

2) Oğlan: Oha lan ele bak kocaman anuna koyiim. Versene bi, fırıncı küreği gibi lan valla.

3) Oğlan: Senin elin benimkinden daha kıllı gibi Ayşe, getir bakayım.
Ayşe: Tabii bi tanem.

4) Oğlan: Amma sıcak amuğa koyiim, ellerim acayip terledi. Dur senin elinle bi sileyim.

5) Oğlan: Ben acayip fare taklidi yaparım, koy bak elini elimin üstüne.
Kız: Çift tıkladım.
Oğlan: Ben de birkaç gün içinde tıklıcam inşallah.

6) Oğlan: Elin buz, götün karpuz gibi.
Kız: İltifat ediyorsun.

7) Oğlan: Sen hangi elinle mastürbasyon yapıyorsun, getir bakayım.

8) Oğlan: Ben elimle şeyimi anca kavrıyom. Ver bakayım sen bu ellerle kavrayabilcek misin anlayalım.

9) Oğlan: El sanatlarına aşırı düşkünümdür.
Kız: Ne gibi mesela?
Oğlan: El ele yürümek gibi mesela.

10) Oğlan: İlkel bir istek olacak ama, ilk el tutuşmamızı gerçekleştirelim mi. Buna hazır mısın?



Klasik taktiklerle başa gelebilecekler:

Oğlan: Ben çok iyi el falı bakarım.
Kız: Ben de çok iyi kel falı bakarım... Hımm, beyinsiz ve yaratıcılığı sıfır olan birisin.

Oğlan: Ellerin üşüdüyse montumun cebine sokabilirsin.
Kız: İki elimi birden nasıl sokacam? Yüzyüze mi yürüyecez yoksa sırtına mı bineyim?

Oğlan: Senin elin mi büyük, benimki mi? Getir bakayım ölçelim.
Kız: Senin elin büyük tabii ki, ben çavuş mu tokatlıyom senin gibi hergün?

Oğlan: Elini tutabilir miyim?
Kız: Memem lan o, ayı!

Oğlan: İkinci el bir araba almak istiyorum ama ikinci bir ele daha ihtiyacım var. Yoksa satmıyorlarmış.
Kız: Bak orda solunda bir tane daha var, onu kullan.

Oğlan: Benim ellerim hep sıcacıktır, bak.
Kız: Benim de. Çek elini, piştim anuna goyiim.

Oğlan: İşaret parmağın, yüzük parmağından kısaysa kanser riski varmış, bir bakayım.
Kız: Benim işaret parmağım doğuştan yok.
Oğlan: Ananı!

Oğlan: Eli, suratından büyük olanlar AIDS riski taşıyomuş.
Kız: Dur bir bakayım. Ah! Ne vuruyon be?!
Oğlan: Pardon, ben elini tutacaktım ama karıştırdım, şakayı...

Oğlan: El kızartmaca oynayalım mı?
Kız: Nayır, bu ellerle mi? Bak nasıl da titriyorlar. Barmen, viski şişesini bırak git.
Oğlan: Ananı!

İmza: chuju
Bir yerden kopya çekmedim ama "bu espri daha önce yapılmıştı" diyorsanız, umursamadığımı belirtmek isterim. Ekük...

15 Nisan 2007 Pazar

Senelik İznimin Bir Kısmı...

Cuma akşamı, benim sınav için Ankara'da olduğum sıralarda büyük eniştem beyin kanaması geçirmiş ve hastaneye kaldırmışlar. Bana da cumartesi sınavdan sonra haber verdiler; moralim bozulmasın diye.

Ben senelik veya ömürlük iznimi kullanıyorum.

Herkes kendine iyi baksın...

10 Nisan 2007 Salı

Gezme Tozma ve Ardından Şinav Ştresi...

Değerli basın meczupları, harp mahsulleri ve deniz sülünleri;
Vaktim az olduğu için kısa keseceğim, saçınızı. Ekük ekük...
Ya önceki cuma, yani 31 Mart vakasını kutladığımız gün bizim büyük dayıoğlu, ALS hastalığına yakalanmış olan kardeşi Mustafa, eşi ve oğlunu alıp taa Balıkesir'den gelip baskın düzenledi. Çok şaşırdım valla... Özlemişim de Mustafa'yı. Konuşma konusunda sıkıntıları olsa da, yine de anlaştık, sohbet ettik. Oğlunu da ilk defa gördüm 1,5 yaşında, rezil oldum yani. Ben götümü kaldırıp bakkala gidemezken adam tekerlekli sandalyesiyle gezip tozuyor. Gülümsemesi silinmemiş yüzünden, aslanım benim ya...

~Dayıoğlu Mustafa~

Neyse, sayelerinde Karşıyaka Carrefour, Çeşme Ildırı, Balıklıova (balık-rakı yaptık haliyle), Sahilevleri (memleketten biri bir milletvekilinin ofis olarak kullandığı havuzlu, tenis kortlu bir malikanede kahya olarak çalışıyormuş, ona gittik çay içtik), Özdere (2 gün yazlıkta kaldık, mangal-rakı), Kuşadası (pide yedik, arabayla dolaştık geri döndük) falan gezdim ben de... Pazar günü yolcu ettik kendilerini efendim.

Pazar gecesi de bizim bassnjazz ve Horashem'i yolcu ettim havaalanından... Nereye gitti adamlar biliyor musunuz? Çok komik ya, bir gün Atina'da kalacaklar; ertesi gün de Güney Kıbrıs'a geçeceklerdi. Şimdiye kadar Türk bayraklarıyla Rumların arasında dolaşmamışlarsa (ki zor ihtimal) bir şey olmaz. İnşallah sarhoş olup kavga çıkarmazlar. Asıl korkum birbirleriyle kavga etmeleri. Yazlıkta bir keresinde etmişlerdi de 1-2 gün konuşmamıştı angutlar... AB'nin bir dernek hikayesi var, onun aracılığıyla gittiler. Harcamalarının %70'ini falan dernek karşılıyo. Gerçi Horashem yanlışlıkla İnternet'ten dönüş biletini Business Class olarak almış, klas kardeşim benim :D ... Umarım onu da öderler... Bir de Euro sandığı para biriminin Güney Kıbrıs pound'u ve değerinin de 3.15 YTL olduğunu öğrenince kazıklandığının farkına varmış. Yaklaşık 200 € daha pahalıya almış bileti... Artık dönüşte Business Class'ta öküz gibi yerler içerler... Gerçi 1 saatlik yolculukta ne içebilecekler ki? Yanlarına 5 litrelik boş su şişesi almalarını tembih ettim ama, hayırlısı...

Bassnjazz, Südaş, Burç... Jimmy Jib Operatörü: chuju...

Al lan metalci senin daha karizmatik bir fotonu ekliyom. Gerçi kısa bir incelemeden sonra, pantalonunun üst düğmelerini açıp zkini havalandırdığını fark ettim... Hödük herifin tekisin oğlum sen. Eehuehue... Ben ne yapayım, düzgün foto verdin de biz mi eklemedik a.k.?
Turizm Bakanlığı Uzman Yardımcılığı Sınavı'na gireceğim, eşek gibi çalışıyorum. Yazılarda azalma olacak mecburen. Böyle toptan halletmeye çalışırım... Torpil gerekir mi acaba mülakatta? Hmm... Neyse, ben çalışmaya devam edeyim de...