30 Eylül 2007 Pazar

Kız İsteme: Hazırlık Sınıfı...


mom dad and daniel, originally uploaded by paula's photos.


Kerem: "Baba ya, sırf kızın adı Aslı diye istemeye mi gidilir ya, ben gelmiyorum! Siz isteyin, verirlerse de annemle alır gelirsiniz işte."
Baba: "Başka derdin? İstersen gelirken Çocuk Esirgeme Kurumu'na uğrayıp bir de çocuk alalım, hiç uğraşma sen üşengeç oğlum benim."
Kerem: "Ya baba istemiyorum kızı işte ya! -İstemeye istemeye- istemeye mi gidilir? Ne dedim lan ben?"
Baba: "Bak, ne dediğinin bile farkında değilsin. Hadi hazırlan da çıkalım."
Kerem: "Yok ben böyle donla geleceğim. Ama istersen atletin üstüne kıravat takarım bak."
Baba: "O kıravatla boğarım lan seni!"
Kerem: "Tamam ya tamam. Öff bee! Anne bir şey söylesene ya! Gepegenç evladını satıyor kocan."
Anne: "Ne gepegenci oğlum? 28 yaşına geldin. Ben babanla evlendiğimde henüz 17 yaşındaydım."
Kerem: "Babam kaç yaşındaydı peki? 26! Ehuhueh..."
Baba: "Sus lan eşoğlueşek!"
Kerem: "Ah! Ne vuruyon be? Anne ya, babam beni dövüyo..!!"
Anne: "Bağırma lan eşoğlueşek!"
Baba: "Hanım... Ayıp oluyor ama, ne o öyle 'eşoğlueşek' falan?!"
Anne: "Kusura bakma bey, ağzımdan kaçıvermiş işte."
Baba: "Orada da ağzınızdan bir şeyler kaçırayım demeyin de... Ağzınıza tıkarım bak ha... lafı."
Kerem: "Ya isterseniz bugünkü randevuyu iptal edelim. Bir başka gün gidelim. Hem bakın hepimiz çok stresliyiz bugün."
Anne: "Sittires oğlum, baban hep streslidir zaten böyle zamanlarda. Beni istemeye geldiğinde görecektin..."
Baba: "Sen sussana kadın bi!"
Kerem: "Ne yaptıydı anne ya, anlatsana be, hadi be."
Anne: "Ben kahvelerle içeri girer girmez ereksiyon oldu şapşal!"
Baba: "Kadın sus! Yicen şimdi yumruğu gözünün bebeğine!"
Kerem: "Eheuehue... Baba ya, siz ne istemeye gitmiştiniz annemlere? 'Kızınızı birkaç saatliğine oğlumuza istiyoruz, oğlan işini görsün' mü dediniz yoksa. Ekük."
Baba: "Bi susun a.k. ya! Hadi acele edin biraz, bizi bekliyor insanlar."
Kerem: "Anne ya, ben kursa gitmek istiyorum."
Anne: "Gönderelim evladım, ne kursuna gitmek istiyorsun?"
Baba: "Şehiriçi Ereksiyon Kursu'na!"
Anne: "Puahahah... Babana söyle, o verir be yavrum. Ehueheu..."
Baba: "Ben verecem şimdi sopayı belinize belinize..!"
Kerem: "Hangi sopayı? Ehuhue... Ahh! Bırak kulağımı yaa! Annee!"
Anne: "Tamam bey tamam, bırak çocuğu, yoksa gerisini de anlatırım bak."
Kerem: "Anaa! Gerisi de mi var?! Ahhhh! Kulağım! Anlat sen anne! Ben tek kulakla da dinlerim. Can kulağıyla dinliyorum seni... Ahh!"
Anne: "Bey yeter, bırak artık çocuğun kulaklarını. Orada bir şey duyamayacak yoksa."
Kerem: "Yok ben orada I-pod dinleyeceğim zaten."
Baba: "Ulan ne manyakmışsınız siz ya! Hanım, görmek istemiyor musun sen oğlunun mürüvvetini?"
Anne: "Görmek istemez miyim bey. Ama kız biraz şeymiş galiba..."
Baba: "Neymiş? Ne..?"
Anne: "Ya anla işte, biraz motormuş kendileri."
Kerem: "Yapma ya! Baba hadi acele et, çıkalım hemen. Ekük..."
Baba: "Sen milletin dediğine ne bakıyorsun yahu!? Bizim oğlan için de 'ipnenin önde gideni' diyorlar."
Anne: "Ciddi misin bey? Anaa, oğlum?"
Kerem: "Yok anne öyle bir şey ya!"
Baba: "Kız istemeye gelmezsen ben yayacam ama bu dedikoduyu, haberin olsun."
Kerem: "Öff, tamam be tamam. Geliyoruz işte. Anne, kıravatımı gördün mü ya?"
Anne: "Babanın boynunda ya işte evladım."
Kerem: "Ya baba ya, sanki kızı sana istiycez ha. Çıkarsana şunu."
Baba: "Al a.k.! Adam 2 senedir çalışıyor, bir kıravat alamadı. Hep aynı kıravat takılır mı lan?"
Kerem: "Ya onun hatırası var da ondan, lise kıravatım. Bir gün Berna'yla tuvalette takılıyorduk, sonra..."
Baba: "Hee, bak güzel bir anıya benziyor. Orada da anlat da kızın yerine şişme kadın versinler."
Anne: "Bey kızcan yine ama, kız zaten şişme kadın gibiymiş diyorlar. Mahallenin bütün gençleri, kızı..."
Baba: "Hadi be oradan! Senin için de öyle diyorlardı. Doğru muydu yani onlar da!"
Anne: "..."
Kerem: "Anne?!"
Baba: "Hanım?! Doğru muydu yoksa lan?!"
Anne: "Puahaha... Değildi tabii ki bey. Hadi çıkalım artık. Çiçekle çikolataları ne yaptın Kerem?"
Kerem: "Çikolataları Görkemle yedik, çiçekleri de vazoya koydum. Niye sordun?"
Baba: "Lan oğlum, salak mısın sen? Onları kızlara götürecektik!"
Kerem: "İyi haber; çikolataları yemedik, çiçekleri de vazoya koymadık."
Anne: "Ee, hani nerdeler peki?"
Kerem: "Kötü haber; ben çikolata ve çiçek almadım."
Baba: "Neden lan salak?"
Kerem: "Ya sizi ikna edip, kız istemeye gitmekten vazgeçiririm diye düşünmüştüm de..."
Baba: "Oooff off! O zaman şöyle yapıyoruz, önce pastaneden çikolata alıyoruz. Sonra da hastanenin oradan çiçek alıp kızlara gidiyoruz."
Kerem: "Heyoo, kızlara mı gidiyoruz? Hangi kızlara baba?"
Baba: "Altın Kızlar'a a.k.! Hastaneye uğramışken şu oğlana da bir baktırsak mı acaba?"
Anne: "Sana da ereksiyon önleyici iğne yaptıralım bari. Eheuheu... Gerçi artık gerek yok ama."
Baba: "Hanıım! Ayıp oluyor ama, oğlanın yanında..."
Anne: "Tamam, tamam. Hadi çıkalım artık, saat 8 olmuş."
Baba: "Yürü lan deve!"
Kerem: "Off ya, iktirme be."
Baba: "İktircem ben sana dönüşte."
Kerem: "Annee! Babam ayıp konuşuyoo..!"
Anne: "Sittirsin ordan. Eehuehue..."
Baba: "Yürüyün lan a.k.! Bitirdiniz beni be!"

14 Eylül 2007 Cuma

Sarhoş Muhabbeti

Muhittin, "Abi daha şimdi kayıt dışı ekonomiden bahsediyorduk. Aşk mevzularına ne zaman girdiniz ya?" dedi fermuarını çekip, ıslak ellerini tişörtüne silerken. "Oğlum ben 'kayıt dışı' derken Hakan abi 'bence içi dışı bir olsun, önemli olan o' dedi. Oradan girdik, fazla uzaklaşmış sayılmayız yani. İstersen bir U dönüşü yaparız. Hakan abinin el frenini çekeyim mi?" deyip önündeki biraya uzandı chuju, ancak şişe boştu;
chuju: "Hakan abi yine benim birayı içmişsin ya!"
Hakan: "~Sana bir ay, bana biray, yetmez gülüm onbir ay~"
Muhittin: "Hakan abi on birayla sarhoş olduğunu anlatmaya çalıştı sanırım." deyip elindeki birayı chuju'ya uzattı.
chuju: "Ellerini yıkadın mı oğlum işedikten sonra?"
Muhittin: "Herhalde abi, görmedin mi geldiğimde ellerim ıslaktı."
chuju: "Geçen gün de ofiste bir yandan saçlarını düzeltip bir yandan da işerken eline işemiştin hatırlarsan."
Muhittin: "Tamam abi, ver ben içeyim."
chuju: "Tamam lan tamam, gidemem şimdi mutfağa falan."
Muhittin: "Niye abi, önemli bir işin mi var?"
chuju: "Hakan abiye bakıyoruz oğlum, şu leğeni sen tut da gideyim o zaman."
Muhittin: "Yok kalsın. Hakan abi leğeni doldurur bu gece ha..."
Hakan: "Yeğenimi öldürürüm tabi, yamuk herifin teki adam... Bir borç verdik, 3 aydır tık yok."
chuju: "Abi sende de tık yok, kusmayacaksın galiba, kaldırıyorum bunu."
Hakan: "İyice yukarı kaldır, zıplayıp smaç yapacam a.k."
Muhittin: "Abi kendini kötü hissediyorsan geri eve gidelim istersen..."
Hakan: "Bi kendi götümü hissediyorum evet, geneleve gidelim, başka götler de hissetmek istiyorum uleyn!"
chuju: "Ulan bu herif bu gece bizim götleri de hissetmesin a.k.?"
Muhittin: "Ben de korktum valla abi, ben kaçsam ayıp olmaz di mi?"
chuju: "Yok lan ne olacak, Hakan abi yüzüme kusar, götüme küser, skimi keser, soğuk rüzgarlar eser..."
Muhittin: "Evi de bok götürdü sayemizde zaten, sabah temizler öyle kaçarız biz abi."
chuju: "Son üç seferdir aynı şeyi söylüyorsun ama..."
Hakan: "Sonuç ne şimdi, kusuyor muyuz kusmuyor muyuz... Böğğhğhhh..."
chuju: "Tebrik ederim Hakan abi, bu sefer leğeni tutturdun valla. Hakan al şunu, birkaç peçete getir mutfaktan."
Muhittin: "Ne yapayım ben şimdi bunu abi?"
chuju: "Buzdolabında biber var, leğendeki domatesleri ayır, sabah menemen yaparız a.k."
Hakan: "~Menemen lavs e vumıın~"
Muhittin: "Hakan abi karı kız muhabbetine girmeden ben kaçayım abi."
Hakan: "O karı gelecek önümde diz çökecek oğlum!"
chuju: "Kusmuklarını temizlemek için mi abi?"
Hakan: "Küs müs değiliz oğlum biz! Daha önceki gün seviştik!"
Muhittin: "Hatun senden o yüzden ayrılmadı mı zaten abi, karıya resmen tecavüz etmişsin içip içip..."
chuju: "Şştt! Asıl konumuz bu değil..."


Modest Mouse, originally uploaded by Life Is Still Sweet.

Muhittin: "Abi asıl konumuza hiç gelemedik ki zaten, bugün kızdan ayrıldık, sen kayıt dışı ekonomiye daldın, Hakan abi zaten kayıt dışı, hatta kayıp dışı..."
Hakan: "Konumunuz ne oğlum sizin!? Kayıp dişi varsa, bulur getiririm. O kız senin önüne gelip diz çökecek oğlum. Sonra ver ağzına, ver ağzına..."
Muhittin: "Aha başladı yine abi. Ben gidip yatakta ağlayacağım. Size iyi geceler."
chuju: "Oğlum şu Hakan'ı da götürsene yatağına."
Muhittin: "Kimin yatağına abi? İçeride bir tane yatak var."
chuju: "Tamam işte, birlikte yatacaksınız oğlum işte. Ben de Hakan'ın kustuğu kanepeye yatacağım. Hadi götür şunu da."
Muhittin: "Yok ben almayayım, sen götür hocam. Bir ilişkiden yeni çıktım zaten. Böyle bir ilişkiye hazır değilim."
chuju: "Ne ilişkisi oğlum? Adam sızdı işte. Yorganı da ört de üşümesin herif."
Hakan: "~Al beniii, al götüür benii yorgaaanaa~"
chuju: "Muhittin, oğlum sen bu gece bittin."
Muhittin: "Evet abi ya, sabah hastaneye gidip hafızamı sildireyim bari."
Hakan: "Gidelim hafız."
chuju: "Bir yastıkta horlayın, hadi bakalım."
Muhittin: "Abi sen hiçbir şeye dokunma, sabah birlikte hallederiz bak."
chuju: "Son üç sefer de aynı şeyi demiştin a.k."
Hakan: "Sonuç ne şimdi, kusuyor muyuz kusmuyor muyuz... Böğğhğhhh..."
Muhittin-chuju: "Hay ananı..."
Hakan: "Size de iyi geceler gençler."

13 Eylül 2007 Perşembe

Apartmanda Komşuluk İlişkileri...

İşten eve yorgun argın ve hatta Cüneyt Argın bir biçimde dönmüştü. Takım elbisesi ile lağıma düşmüş ve onlardan bir an önce kurtulmak istercesine donuna kadar soyundu. Sonra sağına soluna bakınıp donunu da çıkardı. Mutfakta kendine sert bir viski hazırladı. Buzlu viskisinden bir yudum alıp saatine baktı. Kendi kendine "Çok geç olmuş amuğa goyiim!" dedi ve banyoya yöneldi. Tuvalet fırçasıyla özenli ve yavaş bir şekilde dişlerini fırçaladı. Fazla bastırınca dişetleri kanıyordu çünkü. Mutfaktaki çöp poşetlerini alıp kapının önüne bıraktı. Atmıklı peçeteleri alta doğru iterken elinde bir ıslaklık hissetti. Baktı, gözlerinden akan yaşları fark etti. "Hayırdır ne oldu, bu saatte neden ağlıyorsun?" deyip tekrar saatine baktı. Kapı komşusu; "Sevinçten ağlıyorum, yıllardır çıplak bir erkek görmemiştim." dedi. Tekrar saatine baktı, komşu kadına dönüp "Bunun için çok erken Dilek hanım." dedi. O sırada komşu kadın soyunmaya başlamıştı bile. Elinde tuttuğu kağıt parçasını adama uzattı. Bu bir takvimdi.


DSC_6736-pic, originally uploaded by cinocino.


chuju: "Ee, ne yapacağız bununla? Tarihe mi geçeceğiz yoksa?"
Dilek: "Doğum kontrol yöntemlerinden biridir, halk arasında takvim yöntemi olarak bilinir."
chuju: "Ben bilmem öyle takvim yöntemi falan, Ertürk Yöndem'i bilirim ben."
Dilek: "Tamam öyle yapalım o halde, nasıl istersen..."
chuju: "Tamam sen jenerik müziğini gir, ben de mikrofonu hazırlayayım."
Dilek: "Miğkrofun ayzığma girdü a.k."
chuju: "Sessiz ol, kayıttayız a.k."
Dilek: "Merdivende böyle yakalansak tuhaf olmaz mı?"
chuju: "Olur, ama eski sevgilime 'en az bir ay eve hatun atmayacağım' dedim de."
Dilek: "Ne kadar da düşüncelisin."
chuju: "Şu an evimde olmasa bu kadar düşünceli olmazdım zaten"
Dilek: "Oha a.k. Ayrıldınız ve hala sende mi kalıyor?"
chuju: "Hayır canım, ben onda kalıyorum."
Kapıcı: "İyi akşamlar abi, çöpünüz... var mı? İyi akşamlar ablammm benim."
chuju: "Var Mahmut efendi, önümde duruyor işte. Biraz daha aşağı bakarsan göreceksin."
Kapıcı: "Abi bir de apartmanlarda komşuluk öldü diyorlar, sizdeki samimiyeti görseler..."
Dilek: "Sağol Mahmut efendi. Kafanı çevirirsen sevineceğim, elimdeki çöp poşetini bırakamıyorum da."
Kapıcı: "Tabi abla, ağzının kenarında bir şey var yalnız, biraz da gözlüklerinde... Bakkaldan, veya eczaneden bir şey ister misiniz abi?"
chuju: "Yok Mahmut efendi, bizim işlem bitti zaten."
Dilek: "Kim demiş ya! ?"
Kapıcı: "Abi bugün şanslı günündesin galiba, çöpü bırakmak için kapıyı açıyon, komşunun ağzına verip eve geri giriyon."
chuju: "Yok, öyle olmayacak sanırım. Tamam Dilek gel, ama tek tıklarım."
Dilek: "Çift tıklamazsan açılmaz ki ama..."
Kapıcı: "Abi ben yüksik müsaadenizi alayım. "
Dilek: "Hapşuuu!.."
Kapıcı: "Çök başa Dilek hanım. Ekük..."
chuju: "He sen git Mahmut efendi, yoksa Dilek hanım birazdan verem olacak, veremeyecek."
Kapıcı: "Hadi size kolay gelsin abi."
chuju saatine, Dilek de takvimine baktı; içeri girdi... chuju. Ekük...

8 Eylül 2007 Cumartesi

Bugün Hayat, Parçalı Umutlu...


Ray, originally uploaded by P.S.Zollo.

Ray: "Arabamda otururken bir araba gelip çarptı ve gözümü kaybettim."

Pencereden baktım, hava kapalıydı. Tam bunalım yürüyüşlük bir havaydı. Mp3 oynatıcıyı taktım belime, "A-ha - Crying in the Rain" eşliğinde yürümeye başladım. Acaba onu da çağırsam gelir miydi? Ama ailesi ziyarete gelmişti, bugün çıkamazdı... Şimdi ailesine hizmette sınır tanımıyordur; tıpkı bana geldiğinde benim yaptığım gibi. "Otur artık chuju ya, hiçbir şey istemiyorum. Yalnızca otur şuraya da dizine uzanayım." derdi hep. Bense eli ayağına dolaşmış bir biçimde döke saça bir şeyler hazırlamaya çalışırdım.

Sokakta pek insan yoktu, yağmur hafiften çiselemeye başlamıştı. Şemsiye sahibi insanlar yanımdan koşarak geçiyorlardı yüzüme bakıp, beyinsiz bir hayvana bakar gibi. Ben bir hayvandım, ama düşünen bir hayvan; seni düşünen bir hayvan. Acaba bu akşam sizinkiler döner mi? Akşam bana gelebilecek misin? Yemek yiyip mi gelirsin, aç mı? Hangi filmi izlesek? vs. vs.

Yağmur şiddetlenmişti, kapşonu geçirdim. Bakkala girip sigara ve bira aldım. Otobüs durağına oturup bira içmeye başladım, insanların beyinlerine su kaçmış gibi şaşkın şaşkın bana bakıyorlardı. Birayı bitirdim, duraktakilere "Hayırlı yolculuklar" deyip yürümeye devam ettim. Bankamatikten biraz para çektim, akşam alışveriş yaparsak diye... Sokağınıza girdiğimi son anda fark edip ana caddeye geri döndüm. Kavşakta bir kalabalık vardı, belli ki yine bir kaza olmuştu. Yaklaşınca plaka tanıdık geldi. Yerde uzanan silüet de... Ellerin kan içindeydi. Kafanı kaldırdım ama gözlerin boş bakıyordu. Yanına oturdum, kafanı dizime koydum. Gözlerin yüzüme döner gibi oldu; alnına bir öpücük kondurup elini tuttum. Doktor yanımıza geldi, nabzına baktı; "Eks olmuş." dedi. Doktora baktım, "Evet, bu benim eks aşkım." dedim. Birlikte gülüştük. Kalabalık şaşkın şaşkın bana bakıyordu. "Sabahtan beri ne bakıyonuz lan bana hep böyle şaşkın şaşkın?" dedim. Kalabalıktan biri "Fermuarın açık kalmış bilader." dedi. Fermuarı çektim... gittim.

Gece rüyamda onu gördüm, "Allah belanı versin chuju!" deyip rüyamı yüzüme kapadı.

Bu hikayenin ana fikri; sevgili arıyorum, gerektiğinde romantik taklidi bile yapabilirim a.k.

4 Eylül 2007 Salı

Uğursuzluk Yakamdan Düşmüyor...

Cünüp ve meczup bir kişilik olarak şanssızlıklar peşimde yine a.k.

Bugün dandik bir LCD TV aldım, eve getirdim, kurdum, Xbox 'ı da açtım, 1-2 klip falan izledim. Sonra Xbox öldü. Xbox'ı ve TV'yi parçalamak için içimde çok büyük bir istek duyuyorum ama yine yapmayacam. Kader deyip geçecem. Kaderden yediğim silleler ve döner tekmeler gün gelir döner diyorum...

Bir de grip olmuşum... Ha sahi, asıl boğazımdaki kıl dönmesi/yağ bezesi şişliği de 1,5 yumurta boyutuna ulaştı. Doktor antibiyotik ve merhem verdi. Pazartesi kontrole gitcem (o zamana kadar patlar zaten, götümde). Belkim bir üniversite hastanesine sevk eder de kobay gibin takılırım orda... Dün gittiydim doktora, "istersen 2 gün istirahat vereyim" dedi. Ben de "Yok sağolun, ama gerek yok" dedim. İyi ki istirahat almamışım, yoksa kesin o 2 gün içinde kırardım lan ben bu TV ile Xbox'ı...

"Hayata olumlu bak, olumlu şeyler olsun" felsefesindeki arkadaşlara da buradan diyeceğim bir şey var:
Sittirin gidin lan o salak dünyanıza. İyice düşünün, ondan sonra çıkın dünyanızdan...

Yalarım o mavi götlerinizden... sevgili şirinler...