28 Mart 2007 Çarşamba

Al Sana Foto... Ekük.

ya olum öle bişeyler yazmışsın ki yane baya okumadım yaa:)yane aslında yorum bile sana yazmak gereksiz ya ...şöle koysana bi iki bizim fotolardan bak nasıl tavan yapacan o zaman...ekiekie

27 Mart 2007 Salı 23:19


Özletme Kendini isimli güzide eserimin yorum kısmına haklı olarak yorum ekleyen sevgili bassnjazz'ın müthiş bir pozunu sizlerle paylaşmak istedim sevgili geyikler... Sağdaki arkadaşımız, ünlü Türk Geyiği Profesörlerinden Burç... Soldaki ise basçı bir insan sanırım. Ekük...

27 Mart 2007 Salı

Özletme Kendini...


Henüz görmedim yüzünü, fakat şimdiden özlüyorum seni...

Kelimeler paylaştık hep seninle, kimi eğlenceli, kimi hüzünlü cümleler kuran...

Belki de hissettiklerimi anlatamayacağım sana, hissettiğim biçimde. Peki o kelimeler ne olacak... içimde söylenmeyi bekleyen? Bir başka bahara, bir başka kadına mı kalacaklar? Hiç sanmıyorum... Paslanıp, çürüyecekler... Hurdacılar gibi topladım o kelimeleri; zenginlerin, fakirlerin sokaklarından... Gün gibi aydınlık veya zifiri karanlık sokaklardan. Kalbimdeki ışığı yansıtsalar keşke... Keşke hiç sönmese bu ışık, gönlümün dibini aydınlatamasa da... Senin gözlerine o ışığı yansıtabilecekler mi acaba? Gözlerindeki o "seviyorum bu adamı" parıltısını görebilecek miyim? Görebilecek miyim acaba bu hafta sonunu? Gelebilecek misin yanıma? Lütfen ölme, lütfen ölmeyeyim; göreyim o güzel yüzünü... Omzuma yaslanıp ağla orada, fonda eğlenceli bir şarkı olsa da... Gözlerimin içine bak, gözlerimi kaçırmaya çalışsam da... Utangaçlığımı bağışla, utandığımı anladığında sarıl boynuma. Canım sıkkınken gülümset beni, sıkıcılığımı bağışla. Kucağıma uzan, geleceğe dair hayaller kur. Hayallere dal, beni de yanına al...

Keşke bu kelimeler bir göz yaşı damlası olarak dönse bana... Kim bilir; ağlar mısın, yoksa güler misin bu yaslı halime? Sarılmak isterdim sana, ölmek üzere olan bir hastanın hayata sarılmak istemesi gibi... Öpmek isterdim seni, son kez görüşen sevgililer gibi... Hiç görüşmemiş olsak da... Seviyorum seni...

Derya'ya... (Derya'ydı di mi :D )
Bak, gülümsüyorum... :) İyi nöbetler...

21 Mart 2007 Çarşamba

Cafe-Bar Pavyon...


Catching the Scent, originally uploaded by Kay O. Sweaver.

Dün akşam ağır bir yemekten sonra yürüyüş yapayım dedim. Sonra dedim ki, kendime bir destinasyon belirleyeyim. Alkolik olmanın dayanılmaz hafifliğiyle bir pub'a gitmeye karar verdim. Neco ile MSN'de konuşuyorduk, ben Adresim Pub'a gideceğim dedim. O da "Abi Balçova'da bir pub var, bira 3 YTL ve içeride karı-kız da oluyor ben de 01'e doğru gelirim" dedi. 23:00 sularında, chuju pub yollarında... 15 dakikalık yorucu bir yürüyüşten sonra Bolero'ya vardım. Sonradan öğrendiğime göre eski işletmecinin oğlu silahlı bir saldırıda vurulup öldürüldüğü için, her tarafı çalikle kaplanmış bir kaleydi.

Girdim kaleden içeri, sağda kasiyer hanım vardı, yüzyüze geldik. Hanımefendi, kazağından elini içeri sokmuş bir memesini avuçlamaktaydı. Ne dersin ki bu durumda? "İyi akşamlar." deyip geçtim bara. Karı-kız olayında Neco haklıymış; içeride erkekten çok bayan vardı, konsomatris kıvamda... Yanıma önce iki kıro ile oturmakta olan bir bayan geldi, "Merhaba ben Feyhan" dedi, elimi sıktı. Benim gözümse neredeyse en alt düğmesine kadar açık olan gömleğinden firar etmeye çalışan göğüslerindeydi. Feyhan1 ve Feyhan2 roketleri ile tanıştıktan sonra, bir bira alayım dedim. "Yanına çerez, patates, bayan ister misin?" diye sordu, "Yok" diyebildim. Bira geldi, 33 cl.lik... Aha dedim, bittim ben. Biter mi bu akşam böyle 33'lüklerle... 3 dakika sonra bira bitmişti. Ulan dedim, böyle gidersem Neco gelene kadar 15 x 3 YTL=45...likle vururlar beni. Ağırdan aldım, normalde bir 70'lik birayla iki sigara içerken, şimdi bir 33'lükle 2 sigara içiyordum. Paketteki sigara sayısına da dikkat ediyordum ki katakulliye gelmeyelim, 5 bira içip 10 bira parası vermeyelim. Bu arada Feyhan ve roketleriyle tanışırken arkadan bir el daha uzanmıştı, onu unuttum. "Merhebe beyn Olga" diye... Onun Rus roketleri daha bir konvansiyonel geldi valla, ekük.

Feyhan arka masaya geçti, o iki kıro ile muhabbete devam etti. Yanına oturduğu adam benden de kıro bir ifadeyle "Göbek mi yaptın sen?" deyip göbek ve aşağısını ellemeye çalıştı. Bu sırada garson gördü ve hemen Feyhan'ın içkisini aldı masadan, sonra da heriflerin hesabı getirdi 10 saniye içinde. Hesap defterini gören abiler şoktaydı, büyük bir ihtimalle elleme parası da kesilmişti. Bu arada etrafta kahkahalar atarak, hoplayıp zıplayan bayanlar vardı, çok komikti. Müzikal anlamda pek doyurucu bir yer değildi, Bülent Ersoy'un arabesk şarkıları ve Hakan Taşıyan çalıyordu genelde. Bir ara teknoya geçer gibi oldular, müşterilere fazla teknolojik geldi bu; "Ya bilader koysana Türkçe bişeyler, ne bu böyle?" nidaları yükseldi. 00:30'da 4. biramdayken (hiç bu kadar yavaş içtiğimi hatırlamıyorum lan, ehuehuh) kasiyer bayan geldi yanıma. "Yanınıza oturabilir miyim?" diye sordu. Ben de "Valla açıkçası ben bu ortamları bilmem ya" dedim. "Ben bir duble içkimi alıp gelip oturacağım, sohbet edeceğiz" dedi. "Ha yok, 10 dakika sonra benim arkadaş gelecek zaten" dedim, diyebildim. Bayan bozuldu gitti... Yalnız bir ara yanıma kısa saçlı ve geyik bir hatun oturdu, ona bittim. Asabi falan bir tipti ve çok güzel laf sokuyordu lan.

Neyse, Neco geldi. Millet tip tip baktı anasını satayım, kendimi ibne gibin hissettim. İşte orada bittim ben. Neco'ysa bayanların memelerine, kalçalarına bakıyordu öküz gibin ve o yırttı, ibne olmadığını gösterdi elaleme. Bense anca aynalardan kesebiliyordum anasını satayım. Kesin yine beni sivil polis sanmışlardır a.k. Gerçi bazen iyi oluyor, ilk defa gittiğim barlarda beleş çerez falan getiriyorlar. Neco ile, barın konseptine uygun olarak İnternet, sinema, donanım konularında geyiklendik. Sonra Neco ile elele bardan çıktık. Eheueh, yok lan... Ama bayanlar acayip sinirli bakıyorlardı. O kadar içtin, insan 1-2 içki de bize ısmarlar anasını satayım der gibi bakıyorlardı. Hesabı ödeyip çıktık.

Hikayenin ana teması; güzeldi lan ortam! En azından ilginçti yani. Erkeklerin bayanlarla belden aşağı muhabbet edip, göğüslerine (sütyenlerine) yakından bakmak için 150-200 YTL ödemeleri komik yani... Havalar da ısındı artık, Sardunya'da çatal ve göğüs dekoltesi mevsimi başlar. Bedava işte... Gerçi pavyon tadında konuşma olmuyor orada ama, ben içimde biriktirip Burcu hikayeleri yaratıyorum işte, fena mı? Ekük...

13 Mart 2007 Salı

A Tribute to J&J: Geğiri Light 0001

Evet sevgili sinemaseverler, sinefiller ve sinegeyikler... Yepyenisyeni bir sinema eleştiri başlığında tekrar birlikteyiz. Bu hafta sizlere izlemeye vakıf olamadığımız, daha çok sıkıntıdan geberip Ölü Ozanlar Derneği çatısı altında intihar kulübü kurma çabasına dahi girişebilecek duruma geldiğimiz birkaç filmi tanıtacağım. "Ulan madem izlemeyi beceremedin, nasıl tanıtacaksın?" diyorsunuz, ama olsun. İyi de ben yapıcı eleştiri yapmayacam ki, sıçıp sıvayacam filmleri. Ekük...

Night at the Museum (2006)(Türkçesi; Ben Stiller'i müze bekçisi yap, üstüne biraz görüntü efekti serp, araya Robin Williams'ı sıkıştır, al sana komedi filmi)
Hadi eğlenceli, maceralı ve popüler bir film izleyelim de herkes sevinsin mantığıyla izlemeye koyulduk. Ama resmen dötümüze koyuldu anasını satayım. İlk yarım saatimizi "bir espri olsa da gülsek lan artık" gibi gerilimli bir biçimde geçirdik. Hepimiz ekrana kilitlenmiştik. "Hani bir espri olur da kaçırırız, ha şimdi olacak, ha oldu galiba, birazdan olur herhalde" tadında kilitlendik. Baktık ki 45 dk.da espri koymayı unutmuşlar; kızdık. Bir Gülüver tribine girmedikleri kalmıştı onu da yaptılar sağolsunlar. Yeni nesle hatırlattılar, bravo. Ondan sonra da at üstünde Robin Williams'ı görünce hepimiz sinirli sinirli birbirimize baktık ve filmi kapattık hemen. Hatta kapatırken bir baktık ki, filmin bitmesine yalnızca 60 dakika kalmış. Ekük...

İkinci denememiz bir James Bond filmi olan Casino Royale idi. Ya dedik, James Bond işte, atlar zıplar, vurur, karı-kız falan görürüz en kötü ihtimalle... Yarım saat içinde yalnızca James Bond'un valideyi görünce bayağı bir hayal kırıklığına uğradık doğrusu. Ama onun öncesinde, Bond abi Afrika'nın gelişimini engellemek amacıyla (sanırım) koskoca inşaat şantiyesinin kırıp dökmedik yerini bırakmayınca üzüldük biz Afrikalılara. Ama asıl bomba, Afrikalı kardeşin peşinden koşarkenki vinç sahnesinde yaşandı. Siyahi arkadaş bir vinçten, 10 metre aşağıdaki diğer vince atladı. Bond abi de aynısını yapam dedi ama vinci ucundan yakalayabildi. Bu arada da bizim bassnjazz "Abi herif koca vinci tutturamadı a.k. ya!" deyince filme 10 dakika yarılma molası vermek zorunda kaldık. Devamında ise Bond'a biri cipinin anahtarını verdi, Bond da kızıp cipi bariyere gömdü. "Yeterli." dedik ve diğer filmimize geçtik hemen.

bassnjazz ilk başta demişti; "abi koy şu Happy Feet (2006) isimli animasyonu, eğlencelidir en azından ya" diye. İyi ki başta dinlememişiz. Ama sonradan dinleyince de aynı sonuca vardık. "Oğlum kesin eğlenicez var ya" diye pür dikkat izlemeye başladık. Meksikalı penguenleri görünceye dek :/ şeklinde izledik, o ara :I olduk biraz. Sonra yine :/ kıvamında izlemeye devam ettik. Her 10 dakikada bir şarkı söylenme zorunluluğu bizi filmden tiskindirdi. Çocuklar sinemada ne hale gelmiştir Allah bilir... Ayrıca hadi şarkıları Türkçeye çevirdin anlaşılır hale getirdin de, bizim Türkiye'de 6-7 yaşındaki çocuk ne anlar Tap Dance olayından? Ama Amarikan çocukları bırak Tap Dance'i, Lap Dance'i bile bilir a.k.... Ekük. Bu arada Robin Williams'ın sesini duyunca biz yine bir irkildik böyle. Dedik; "aman ya, olmaz olsun böyle animasyon ya!" Durdurduk filmi, bir baktık ki daha 70 dakikası var. Zararın neresinden dönsek kârdır dedik ve anında kapattık bu güzelim görsel ve çizimsel animasyon harikasını...

Sözün özü, ya biz filmden anlamıyoz, ya da Holivut bizden... :D Ama olsun, ben sinefil olmak istemiyorum ki zaten, sinegeyik'lik daha zevkli a.k.

12 Mart 2007 Pazartesi

Bar Tanışması 4: Chuju ve Burcu Pornosu (1. Bölüm)

chuju ve Burcu, sevişme gayesiyle odalarına çekilmişlerdir. Ebru salonda TV izlemeye devam etmektedir.

chuju: Ya Ebru'yu da çağırsa mıydık, şişmesin şimdi bi tarafı...
Burcu: Şişiricem ben şimdi bi gözünü senin!
chuju: Tamam ulan tamam, bi taneyle idare edelim şimdilik... Domal!
Burcu: Bir su aygırı kadar incesin bir tanem.
chuju: Evet, aygır gibi sevişirim ben. Domalınız lütfen! Oldu mu şimdi?
Burcu: Kıyafetlerimle mi domalacam a.k.? İnsan bir soyar...
chuju: Ya soyun işte bee! Annen miyim ben, kendi başına soyunamıyon mu?
Burcu: Ayı! Kendi başıma orgazm da olabiliyorum ben. Seni niye getirdik a.k.?
chuju: Tamam tamam, bırak o vibratörü. Birini yaralayabilirsin. Ekük...
Burcu: Lan yırtcan tişörtü, yavaş ol biraz! Kemerin de ne salak saçma şeymiş ya, bisiklet kilidi gibi anasını satayım.
chuju: Neden erkekler önce kadınların tişörtüne, kadınlar da erkeklerin kemerine saldırır ki?
Burcu: İki taraf da aynı yerden başlasa eller, kollar dolaşır düğüm olurlar da ondan a.k.
chuju: Ha tamam o zaman... Bu sütyenin şifresi ne a.k.? Açılmıyo bi türlü lan.
Burcu: Ulan tüm komplike şeyleri kullanmayı öğrendiniz de bi şu sütyen kopçasını açmayı öğrenemediniz a.k.
chuju: Lan öğreniyoz da, sütyen üreticileri hergün yeni ve daha güvenli sütyen kopçaları çıkartıyor a.k.
Burcu: Bırak ben çıkarırım.
chuju: Valla bırakmam. İnat ettim lan! Şifre "meme90" mı? Ekük...
Burcu: Aferin lan, çıkartabildin. Kimisi dayanamayıp sütyeni bırakıyo. Göğüsleri görmeden sevişiyo.
chuju: Meme görmeden konsantre olamıyom ben olaya... Ana güzelmiş lan... Yımışak yımışak. Hemi de iki tane. İkisi bir arada... Bende üçü bir arada var. Ehuheheu...
Burcu: Dona bak anasını satayım. İlla komik don giyceniz di mi? Konsantrasyonumuzun bozulduğunu anlamıyonuz hiç...
chuju: Ya güzelim, canavarı sevimli hale getirmek için bir taktik o. Korkmayasınız diye.
Burcu: Bu mu canavar lan? Ehuehu... İyiymiş lan, aferin.
chuju: Teşekkür ederim efendim. Kendisi 20 senedir bu siktörde çalışmaktadır. Öpüşün barışın bakayım.
Burcu: Peki a.k. Şlaps şulups, cork cork...
chuju: Ağzını şapırdatma a.k.
Burcu: Sen de göğüs uçlarıma basıp durma anasını satayım. Kapı zili mi lan onlar?
chuju: Ne bilem ben öyle öğrendim. Onlara basınca aşağıdan kapı açılmıyo muydu? Eheuheu...
Burcu: Kapıyı yağlamak lazım, yoksa gıcırtı yapar bak.
chuju: Tamam tamam. Kaptan! Pozisyonu 69 olarak ayarlıyorum. Kalkanları ayarlayın.
Burcu: Anlaşıldı tamam.
...
Burcu: Lazer kalkanlarını devreye sokalım mı artık?
chuju: Senin devreyi bozmayalım sonra. Ekük... Niye üste sen çıktın lan a.k.?
Burcu: İyi lan tamam. Sen çık madem.
chuju: Kule! Zikiş takımları açıldı. Gömüş mesafesi açık. Zikiş izni istiyorum.
Burcu: Tamamdır kaptan. Burcu Uluslararası Havalimamıma hoşgeldiniz.
chuju: Uluslararası mı? Oha! Siyahlar da kullandı mı bu havalimamını?
Burcu: Delikanlı adam renkli takım tutmaz. Eheuehu...
chuju: Bırak ulan takımlarımı!
Burcu: Sen pisti tutturamazsın diye yardımcı oluyodum a.k.
chuju: Yok, bende otomatik gömüş sistemi var.
Burcu: Eheuheu... Göbek deliğime sokuyon lan salak. Eehuehu...
chuju: Sittir lan. Girdik işte. İçerdeyiz amirim. Siktör temiz.
Burcu: Ee, ileri geri bir hareket yapman gerekmiyor mu a.k.?
chuju: Ya dur bi, benimkinde karanlık korkusu vardır. Gözleri bi alışsın karanlığa da...
Burcu: Diğer bir deyişle yoruldun yani di mi a.k.? Ben üstte olacaktım işte anasını satayım.
chuju: Ya nedir bu kadınların yükselme sevdası? Ben bi gidip geleyim...
Burcu: Nereye lan? Haa... Ohh...
chuju: Bir de vücut çalımı...
Burcu: Oyyy...
chuju: Oyuyom tamam. Bak ellerimi bırakabiliyom, oley!
Burcu: Bırakcam ben şimdi seni yatakta, gitcem a.k.
chuju: Tamam tamam. Anlaşılan tehlikeyi sevmiyosun... Bana, 007 chuju derler.
Burcu: 007 posta sayısıdır umarım, saniye değil.
chuju: Ya ilk posta biraz erken olabilii... ohhh...
Burcu: Off... Madem bu kadar erken olacaktı, hiç girmeseydin a.k. Oha lan, saçıma da gelmiş be!
chuju: Nereden girdim ki ben bu işe zaten. Bir anda saçına aklar düştü lan. Ekük... Peçete alayım.
Burcu: Buyrun kolonya da vereyim. Tuvalet bekçisi miyim lan ben? Kalk al işte.
chuju: Ya yorgunum, sen alıversene.
Burcu: Ulan insan 30 saniyede nasıl yorulabilir ki ya?
chuju: Sen alırsan üstte olmana izin vercem bak.
Burcu: Vay be, çok sağol beyim.
chuju: Ya böyle evlilik ayakları yapma sevişirken. Ne o beyim falan? Ekük...
Burcu: Buyrun bayım. Bu nasıl?
chuju: Bu da pek bir yabancı geliyor kulağa. Evet, nerede kalmıştım?
Burcu: Valla ilkinde sınıfta kalmıştın. İkincisinde de zayıf alırsan atarım sınıftan, ona göre.
chuju: Peki hocam, çok çalışıp düzelteceğim, iyi düzeceğim.
Burcu: Haydi o zaman.
chuju: Bir el ver de birlikte çalıştıralım şu aleti.
Burcu: Bunların otomatik çalışanları olmuyo mu ya a.k.? Boşalırken hiç zorlanmıyo ama a.k.
chuju: Evet, ben boşa alayım, sen de it... Eheueh...
Burcu: Ölmüş lan bu, hiç nefes almıyo.
chuju: Ölü taklidi yapıyo o. Kafasına ayna tutarsan buğulanır bak.
Burcu: Yatakta yorgun düştüm be ceylan, Burcu tüketti bittim be ceylan...
chuju: Ulan tam kalkacaktı, şarkı yüzünden indi yine.
Burcu: Nabzı atmıyor. Malafatı kaybediyoruz doktor.
chuju: Hemen suni teneffüs yap hemşire!
Burcu: Ağza alınmıcak sikler bunlar... Yine mi a.k.? Off...
chuju: Bak hareket etti. Yaşıyor, yaşıyor.
Burcu: Buğna yaşhamak deniğrse tabü.
chuju: Ağzın doluyken konuşma a.k.... Ahh! Ne ısırıyon be?!
Burcu: Tamamdır, tavana bakıyor. Başka bir isteğiniz var mı efendim?
chuju: Arkanı döner misin?
Burcu: Giyinecek misin a.k.? Utanıyor musun giyinirken? Ekük...
chuju: Ya yok, köpek pozisyonu yapalım diye şey etmiştim ben.
Burcu: İnsan gibi skişsen olmuyo mu a.k.? Havlamamı da ister misin?
chuju: İstersen Ebru'ya haber verelim suyu ısıtsın.
Burcu: Niye lan? Duş mu alcan mola verip?
chuju: Köpekler gibi kilitlenip kalırsak üstümüze kaynar su döker. Ehuehu...
Burcu: Tamam be tamam, döndük işte. Karyola demiri ve duvar manzaralı süper bir skiş anasını satayım.
chuju: Geliyoor!
Burcu: Ahh kafam! Lan yavaş ol öküz! Kafamı demire çarptım.
chuju: Pardon bayan. Yavaş ol oğlum, yavaş... Merhaba sayın dancuk, biz bir arkadaşa bakıp çıkacaktık ama... Eheuheu...
Burcu: Ohh...
chuju: Evet manasında di mi?
Burcu: Lan bi sus da işine dön.
chuju: Peki şef, skimin başına dönüyorum hemen.


chuju:
Geliyoor, görüyorum. Döl bulutuu, kör gözleeee... Ohh...
Burcu: Beni de bekle. Oh... Devam et.
chuju: Tamam abla, kenara çektim bekliyorum.
Burcu: Oh işte böyle.
chuju: Hazır mıyız? Haydi hep beraber.
Burcu: Evet, oh, evet.
chuju: Ingh, ohhhh...
Burcu: Ohh yeee...
chuju: Sırtında göl oluştu lan. Eheuhu...
Burcu: Dölkanik göl oluştu yani. Ulan temizlesene hayvan.
chuju: Tamam bea! Bu seferki nasıldı?
Burcu: Aferin evladım, kendini geliştiriyorsun.
chuju: Ya ben bi sigara içsem.
Burcu: Ebru gebertir oğlum. Git mutfakta iç. Beni de bırak böyle a.k. aferin. İyi ki bi orgazm olduk yani.
chuju: Ya döncem sana. 5 dakika...
Burcu: Tamam tamam, sittir git.
...
chuju: Aa Ebru sen yatmadın mı daha ya?
Ebru: Yok ya, TV seyrediyom.
chuju: Gel istersen içerde maç var, onu seyret. Skor şu an 2-0...
Ebru: Kim üstte?
chuju: Şimdilik ben. Ama Burcu'nun yoğun atakları var, üste geçmek için. Ben kontrataktan birkaç döl daha bulurum ama.
Ebru: İyi aferin. Duvarları yıkama ama. Daha yeni boyandı a.k.
chuju: Tamam tamam, ben zaten Burcu'yu vurmaya çalışıyom. Ekük...
Ebru: Burcu'ya vurmaya çalışıyom dicektin galiba. Eheuhe...
chuju: Cephede vuruşmalar gittikçe sertleşiyor yalnız. Savaş muhabiri olarak gelsene sen de...
Ebru: Yok ya, ben kan görmeye dayanamam... Bu arada donla dolaşmasaydın evde a.k.
chuju: Donumu çıkarayım o halde...
Ebru: Yok abicim, şu an hiç tarrak görme havamda değilim, sağ ol.
chuju: Sen bilirsin. İstediğin zaman alo de, atlar gelirim. Yok, gelir atlarım dicektim. Eheuh...
Ebru: Çok naziksin. Ama önümüzdeki 80 yıl içinde bunun olacağını sanmıyorum.
chuju: Peki madem. Ben sigaramı içip zkiş prosesine devam edeyim.
Ebru: Peki prosessör doktor chuju.
chuju: İyi geceler yalama motoru Ebru. Ekük...
Ebru: Öküzoğlu öküz!
Burcu: Chuju!! Bırak Ebru'ya sulanmayı da gel işini bitir!!! Bugünkü skişini yarına bırakma a.k.!!!
chuju: Geldim bitan-am!
Ebru: Romantizme bak a.k.
chuju: Zkimde romantizma başlangıcı varmış, doktor söyledi.
Ebru: Zkişten sonra kan birikmesin zkinde; yüksek bir yere koyup öyle uyu.
chuju: Senin dötüne koyayım yani... Ehuhue... Dötü kalkık senii...
Ebru: Hay ben senin esprilerini ve açıklamalarını skiim emi?
chuju: Em. Skimi. Eheuhu... Hadi ben kaçtım. 1 saate geri dönmezsem jinekoloğuma haber ver.
Ebru: Ne jinekoloğü lan, ne saçmalıyon?
chuju: Bende kadın hastalıkları var da, hastayım kadınlara ben. Ekük...
Ebru: Belli a.k. Hadi sittir git artık, yemeğini soğutma.
chuju: Yettim Burcu! Şov mast go on!