9 Ocak 2007 Salı

Kariyer de Yaparım Sucuk da...


Dorothy Draper
Originally uploaded by Pыжая.
Afife hanım teyze annemlere oturmaya gelmişti. O zamanlar çok ufaktım, hatta annem beni kaç kere yanlışlıkla elektrikli süpürgeye kaçırmıştı. "Dlong! Çling! Çlong!" sesleri arasında süpürge torbasına düşerdim. Ağzımla bu sesleri yapmayı çok severdim. Ama tam torbaya girecekken ağzımı kapatmayı unutmamam gerektiğini öğrenmem uzun zamanımı aldı. Orası benim için rahme geri dönüş gibi bir şeydi. Hatta büyüyüp de elektrik süpürgesine sığmaz olunca, bir bilgisayar aldım. Masaüstündeki "Geri Dönüşüm Kutusu"na kendimi sürükleyip bırakmak istiyordum. Fakat olmadı, ben de format attım; hayatıma... Ha, pardon Afife teyzeden bahsediyordum değil mi?
Afife teyze 20'li yaşlarının sonuna dayanmış hoş bir kadındı. Ancak o dayandığı 20'li yaşlar aniden bir çekilse, anında 40'lı yaşlara düşecekmiş gibi de bir havası vardı. Gözlerinin altındaki kırışıklıklar tüm vücudunu saracak birer saatli bombaydı sanki. "Birkaç yıl içinde E.T. gibi olacak" diye düşünürdüm. Afife teyze sürekli kocasından dert yanardı; yok yine işten çıkmış, her gece içiyormuş, çocukları olmuyormuş falan filan. Çocuklarının olmaması konusunda ise Afife teyzenin başarısız çalışmaları olmuştu. Bir gün tüpçü İrfan abinin evlerine tüp takmak için gelip 1 saat gibi bir süre taktığına şahit olmuştum. Afife teyze, Türkiye'de tüp bebek tedavisinin öncülerinden sayılmaktadır. Sürekli olarak iş arayan bir insandı. Her konuda ne kadar başarılı olduğunu anlatıp dururdu. Ev içinde ne kadar cefa çektiğini, o cefaları bir iş yerinde çekse ne kadar para kazanabileceğini anlatırdı. Cefa derken ev işlerini kastediyordu sanırım; yoksa eve attığı esnafla yaşadığı şeyler değildir herhalde. Günlerden bir gün, yine anneme dert yanmaya gelmişti Afife teyze; dün gece kocası Kadir amca eve alkollü gelip dövmüştü onu. Göz altı kırışık pınarlarından biri mora dönmüştü. Göz yaşları bir pınar olmuş, kaşlarına, oradan alnına, oradan da kafasının arkasına doğru çağlamaktaydı. Evet, amuda kalkmıştı yine Afife teyze. Ne zaman üzgün üzgün bir şey anlatmaya başlasa kendini bir anda tepetaklak bulurdu. Hayatının ne kadar tepetaklak olduğunu göstermek için seçtiği bir anlatım yöntemiydi bu. Babam, Afife teyzenin deli olduğu konusunda ısrar etse de annem kabul etmezdi; "Haklı kadın, öyle koca olmaz olsun! Delirtir bu adamlar insanı!" der, savunurdu Afife teyzeyi. Sonunda Afife teyze bileziklerini bozdurdu, ailesinden biraz borç aldı ve bir tuhafiye dükkanı açtı. Artık kimse tuhafiye demiyor, Tuhafife diyordu oraya. Bir gün annem para verip 3 numara örgü şişi almaya gönderdi beni Tuhafife'ye. İçeri girer girmez garip bir şeyler olduğunu sezmiştim. Afife teyze tezgahın arkasındaydı, yüzünde acı çeker bir ifade vardı. Kafası aşağıda kalça yukarıdaydı, yine amuda kalkacak gibiydi. "Herhalde yine hayatı tepetaklak oldu, üzgün galiba." dedim. Biraz daha yakınlaşınca arkasında birinin daha olduğunu fark ettim. Evet, benim babam da bir esnaftı. Babamın o an bana dönüp şu sözü söylemesini hayat boyu unutmayacağım; "Deli bir karı lan bu, baksana neler yapıyor?!"