9 Ocak 2007 Salı

Pazartesi Sendromu...

Bugün günlerden pazartesi, aylardan Ekim, ben böyle hayatı skiim.
Dün, İstanbul'da çalıştığım firmadaki teknik servis elemanları İzmir'e ayak basmışlar; sağ olsunlar aradılar beni. Gittim Özdilek Alışveriş Merkezine, hitap ediyor her kesime :P . Adiler bana masaj koltuğunu tamir ettirmeye çalıştılar ama yemedim. Sonra çıktık, Alsancak'a doğru yol aldık. Yolda, o akşam bizde iftar olduğu aklıma geldi, benim arabanın da saati geri kalmış o yüzden zaman mevhumunda bir sorun yaşandı ve bunlar beni Alsancak'ta bırakıp kaçtılar. Bir dahaki sefer geldiklerinde yazlıkta mangal sözü verdim, anlaştık. Alsancak'ta inmişken gidip Sardunya'da 1-2 bira içip öyle döneyim bari dedim. Tabii o 1-2 bira yine 4-5 oldu, her zamanki gibi. Bu arada Sardunya'da çalışan garson arkadaşların hepsi müşteri arkadaş olmuş, ama yine de bira servisi yaptı sağ olsunlar. Ya abi ortamda öyle güzel kızlar fink atıyordu ki, dönemedim eve. İstanbul sonrası bir göz banyosu yapmış oldum. Ruhumda yerleşip, onu içten içe çürüten çirkin kızlardan arındırdım ruhumu. Eve döndüm, iftar geyikleri vs. vs. Sonra gece bir arkadaşlık sitesine üye oldum. Bütün millet buluyor oradan, ben de bir şansımı deneyeyim. Ama tek yaptığım "Aa, ne güzel kız lan! Ohha karıya bak a.k.!" deyip kızların fotoğraflarına bakmak oldu. Bugün birine göz kırpayım, mesaj atayım bari. Gerçek hayatta göz kırpsam kalbimin ortasına surat yerim ama burada öyle bir tehlike de yok. Sonra gecenin ilerleyen saatlerinde karınca kararınca birkaç porno indirdim. Karınca pornosu indirdim evet :P .
O değil de, senaryo yazmayı bıraktım 1-2 gündür; her zaman kafada dolaşan hayalgücü hayaleti uğramaz oldu. Zaten bu yazının geyik olmamasından da anlaşılıyordur herhalde. Neyse ben gidip nescafe yapayım, kitap okuyayım biraz... Sonra da ver elini arkadaşlık sitesi; yoktur hiç stresi.